
III. ULUSLAR ARASI PORTAKAL ÇİÇEĞİ PLASTİK SANATLAR KOLONİSİ
Uzun yıllarınız Akdeniz
Bölgesinde geçtiyse eğer, siz de ‘’Uluslararası
Portakalçiçeği Plastik Sanatlar Kolonisi’’ gibi bir cümleyi duyar/okurken
burnunuza mis gibi kokular gelir. Aslında oluşturulmuş olan Portakalçiçeği
Plastik Sanatlar Kolonisinden de tam anlamıyla yeni açan çiçeklerin ve doğa
içinde gerçekleşen yaratımların güzel, yapıcı kokuları yayılmakta Türkiye ve
Uluslararası Sanat ortamlarına.
Kalemlerin, fırçaların, ellerin, düşüncelerin kısacası yaratı ve emeğin, yüreklerin coştuğu günler yaşanmakta Haziran başından bu yana.
Kalemlerin, fırçaların, ellerin, düşüncelerin kısacası yaratı ve emeğin, yüreklerin coştuğu günler yaşanmakta Haziran başından bu yana.
Bu yıl üçüncüsü gerçekleşen ve
dördüncüsü planlanmaya başlayan Portakalçiçeği Kolonisine katılan ülkeler; Makedonya,
Almanya, Azerbaycan, İtalya, İngiltere, K.K.TC., Rusya, İspanya, Danimarka, Kazakistan,
Kırgızistan ve Türkiye.
Konuya derinlemesine girmeden
önce Ahmet Şahin’in yaşam felsefesiyle örtüştürdüğüm bir bakış açısıyla
başlamak istiyorum.
Büyük İskender ölmeden önce
vasiyetinde üç istekte bulunmuştur;
1- Tabutu
dönemin en iyi doktorlarınca taşınmalı,
2- Elde
ettiği tüm zenginliğin (altın-gümüş-değerli taşlar) tabutu mezara gidene kadar
serpiştirilmeli,
3- Elleri, herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına sarkmalı.
Bu vasiyetin açıklaması ise;
1- En iyi doktor dâhi ölüme çare bulamamıştır.
1- En iyi doktor dâhi ölüme çare bulamamıştır.
2- Kazandığın
her servet dünyada kalır, paylaşmayı esirgeme.
3- ‘’Zaman’’,
elimizdeki en büyük zenginliktir; çünkü sınırlıdır. Para kazanabiliriz ama daha fazla para
kazanamayız. Dolayısıyla birine zaman ayırdığımızda, bir daha asla geri
alamayacağımız zamanımızdan ayırmış oluruz. Zaman, hayatımızdır ve çok değerli
bir hediyedir. Bu hediyeyi ne zaman ve kime ayıracağını iyi hesapla, sana zaman
ayıranın da sana ne denli değer verdiğini bil.
Birinci vasiyet, her canlının
ortak kabullendiği bir düşüncedir. Ancak, ikinci ve üçüncü vasiyeti yaşarken
gerçekleştirebilen çok azdır. Portakalçiçeği gelişimini okudukça İskender’in
ikinci ve üçüncü vasiyetini kendi doğal yapısıyla yaşarken yaşama katmış bir
insanla karşılaşacaksınız.
Portakal Çiçeği Kolonisi ile Tanışma
Güzel bir davet aldım ve bir
Pazar günü nazik ev sahibimizin yolladığı minibüs ile evlerimizden alınarak
yola çıktık. Konuk yazarlar, Gazeteciler, Sanat Fakültelerinden hocalar ve Sanatçılardan
oluşan grubumuzla keyifli, sıcak bir yolculuk yaptık. Yolda sohbet sürerken
elbette ki sanat ortamına ait konular konuştuk. Ama odak nokta, Sanat
Eleştirmenlerinle ilgili idi, söylemleri ve anlaşılmaz yazıları bir hayli espri
konusu oldu. Çitliğe vardığımızda kafes hayvanlarının yer aldığı bölümü geçerek
konukların ağırlandığı, sanatçıların dinlendiği-yemek yediği mekâna oturduk. Hangarın
içinde bitmiş ve duvarlara asılmış resimleriyle mini bir sergi karşıladı bizi. Ahmet
Bey bizi karşıladıktan sonra, elinde çekiç-çivi ile bir sanatçısının resmini
duvara yerleştirmek için yanımızdan ayrıldı. Sanatçıların çalışmalarına böyle
katılıyor olmasından ve aynı heyecanı yaşıyor olmasına tanık olunca gerçekten
bir sanatsever, idealist iş adamıyla karşılaştığımı baştan kabul ettim. Kısa çay molasından sonra merakla çiftliği gezmeye
çıktım. Çiftlik kamelyalarında, ocak başlarında, doğa alanlarının her köşesinde
keyifle üretim yapan sanatçılar konuçlanmış. Gezintim sırasında çok sevdiğim
arkadaşım Heykeltıraş Serap Gümüşoğlu ile karşılaşmak benim kadar onun için de
tatlı bir sürpriz oldu. Yine çok iyi tanıdığım ve saydığım Adnan Turani,
Mersin’den tanıdığım Ahmet Yeşil işleri bittiği için gittiklerinden dolayı
çiftlikten ayrılmışlardı. Çiftlikte zaman geçirdiğimiz sürece Ahmet Şahin’in
dostları ve civar köy-kasaba-şehirlerden aileler çocukları ile ziyaret
yaptıklarına tanık olduk. Sakarya Valisi Sn. Mustafa Büyük Bey ve Sapanca Kaymakamı Sn. Osman Sarı Bey de davetliler arasına katıldı akşamüstü. İlgi ve övgü ile sanatçıların yapıtlarını incelediler, sohbetler yaptılar, eserlerle ve sanatçılarla fotoğraflar çekildiler.
Sakarya için yeni ve çok güzel
bir gelişim, bizi mutlu ediyor. Şehrimizde bir Sanat Merkezi olması konusunu
çok heyecan verici buluyorum. Sizlerle de birlikte hem Türkiye hem Sakarya ve
Sapanca’ya Sanat adına güzel gelişmeler sağlayacağımıza inanıyorum. Ahmet Şahin
Bey’e ve Emeği olan herkese teşekkür ediyorum.
Sn. Kaymakam Osman Sarı Bey ise
sohbetimiz sırasında; - Özel Sektörde çalışan İş Adamlarımızın Sanat Alanına
böyle idealist katılımlarını görmekten mutlu oluyorum. Ulusal ve Uluslararası
Sanatçıları biraraya getirerek Sanat Etkinliği düzenlemek, sanatçıları
tanıştırmak, kaynaştırmak gerçekten çok yapıcı bir davranış. Sanatçılar Doğa
Park’ta yalnızca sanat üretmiyorlar, geceleri yemek sonrasında sanat sohbetleri
de yapıyorlar. Bu sohbetleri ‘’Sanat Tarihine not düşmeler’’ olarak
değerlendiriyorum ve kitaplaşması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye, Sakarya ve
Sapanca’ya kazandırılan anlamlı ve değerli Sanat Etkinliğini takdire şayan
buluyor Ahmet Şahin ve Ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.
Sapanca Doğa Çiftliği
ve Portakal Çiçeği Uluslararası Sanat Kolonisi
Çok eskilerden kalma koca bir kantar da yerini almış dekorlar içinde. Sanırım Ahmet Şahin’in kocaman sevgi yüreğini ancak bu kantar tartabilir. Eski bir şömine kış aylarının keyfini sürmek için elzem olmuş mekânda. Kanada yapımı kano da dekor içine girmiş ve eskiden deri tüccarlarının deri topladıkları bir kano olduğunu öğrendim sohbette. Evinde ise cam yemek masasının altına yerleştirilmiş maun ve meşe kaplama yarış kiki. İki tane ağaçtan sütun tavanın yapı (konstrüksiyon) elemanı ve eski Anadolu evlerinden kalma. Eski dönemlere ait kalaslar, tarihi-manevi değer olarak onun koruması altına girmiş. Evinin verandasında geyiklerin yaşam süreçlerinde attıkları boynuzlardan bir heykel tasarlanmış. Avcılığa da merakı olan Şahin’in çok eski zamanlara ait av silahları koleksiyonu da var hem çiftlik evinde hem de Kuzguncuktaki yalısında. Böylesine çok çeşitli sanatsal ve tarihsel objenin estetik bir şıklık ve özenle dekore edilmesi, keyifle yaşanası bir alana dönüştürmüş tüm mekânlarını. Çiftliğinde, ofisinde ve yalısında sevdiği, yaptığı her şey’e tanıklık etmeniz mümkün. Müzik, Avcılık, Denizcilik, Doğa, Plastik Sanatlar, Uçak ve uçuş tutkusuna ait biriktirdiği çok zengin bir koleksiyona sahip.
Ahmet Şahin’i Tanıyalım
Ahmet Şahin, Elazığ’lı bir iş adamı, neredeyse tüm yaşamı boyunca doğa,
insan, hayvan, sanat sevgisini yüreğinde harmanlamış. Evli, iki çocuğu,
torunları ile hep aynı ortamlarda aynı duygularla sevgi üretiyorlar. Babası
rahmetli olmuş ama eğitime çok önem veren hayırsever vatandaşlarımızdan.
Sanat Kolonisinin kurucusu Ahmet
Şahin Bey; yüreği insan, sanat, doğa, hayvan, antika eşyalar ve dünya
kültürleri sevgisi ile dolu bir dünya insanı. On sekiz yaşından bu yana eski
eserler ve sanat eserleri biriktirmeye başlamış. Doğa sporları, motosiklet
merakının yanı sıra sivil pilot. Doğa, spor, sanat, edebiyat, kendi ülkesi ve
yabancı ülkelerin kültürlerine karşı ilgisi onun bilinçli ve çok değerli
koleksiyona sahip olmasını sağlamış. Ve çok uzun yıllara dayanan sağlam
dostluklar. Sapanca Doğa çiftliği ve Kuzguncuk’taki yalısı, resim, müzik
aletleri, eski ve özel gemilerden alınmış kamara pencereleri, telefonlar, dümen
teşkilatı, dürbünler, radarlar, arkaik dönemlere ait seramikler,
çalışma/toplantı masaları, Yurtdışı ve Türkiye de geçmişte varolan şirketlerin
tabelaları, eski dolaplar, kütüphaneler ve bir dolu kitabı sayabilirim.
Portakal Çiçeği Kolonisinin
yapılanma öyküsünü Ahmet Şahin’in anlatılarından aktarmak istiyorum.
-Genç yaşlardan bu yana edindiğim
sanatçı dostlarım ile sık sık buluşup sohbetler yaparken düşündüğüm bu projeyi
paylaşırdım. Koloni kurma düşüncesi öteden beri oluşmuştu bende. Portakal
Çiçeği Şirketimi Sanat Kolonisi oluşumuna destekleyici (sponsor) yapıp yola
çıktım. Sanatçıların bu oluşumdan nasıl haberi olduğunu sorduğumda; -web sitesinden
ulaşıyorlar ve yurtdışında arkadaşlarımın olduğu birçok Üniversiteden hocalar
da yönlendiriyor, gönderiyorlar. Sanat fakültelerinde okuyan son sınıf
öğrencilerine de bu projede yer veriyoruz. Sürekli yazışmalar içindeyiz.
Yurtiçi ve Yurtdışından talepler çok fazla ve ben ve ekibim Portakal Çiçeğinin giderek
genişlemesi, sürekliliği için çalışıyoruz. Bu yıl engelli sanatçılarımız için
davet yaptık, bu davetlerimizi sürdüreceğiz. Yakın bir zamanda ilkokul
öğrencileri için de yeni bir proje düşünüyorum. Sanatçı ailemizin genişlemesini,
katılımcı ressamların ve eserlerin de gelişerek daha da iyi eserler
üreteceklerine inanıyorum, dedi.
Ne kadar umut, keyif, onur verici
sözler dinledim sanat ve insanlık adına… Sanki bana geleceğin kendine ait
anlayışlarıyla oluşacak ve farklı bir ekol de gelişecek Sanat Fakültesini,
Müzesinin temellerin atıldığı bir tarihe tanıklık ediyormuşum gibi geldi.
Tümüyle idealist duygularla ve
sağlam bir organizasyonla başlattığı Portakalçiçeği Sanat Kolonisi oluşumunda
kendisiyle birlikte bu özverili çalışmayı üstlenmiş olan kişilerden de söz
etmek isterim. Elbette ki Başkan Ahmet
Şahin Bey ve ailesi, Genel Koordinatör; Hakan Köpri, Sanat Kolonisi Başkanı;
Gazanfer Bayram (Makedonya), Koordinatör Yardımcısı; Deniz Algıer ve sanatçıların
ve konukların tüm gereksinimlerini sağlayan birçok emekçiyi de söylemeden
geçemeyeceğim. Ve tabii en büyük sorumluluk Ahmet Şahin sevgili eşi, çocukları
ve torunlarının da yer aldığı küçük, şirin, sanat enerjisi yayan bir köy Doğa
Park Çiftliği gelip-giden konuklarıyla.
Biz sohbet ederken sanatsal
etkinliklerini bitirip ülkelerine dönmek için İstanbul’a gelen sanatçı dostları
geldiler yalıya. Gazanfer Bayram (Mozaik Sanatçısı-Makedonya), Marat Bekeyev
(Ressam-Kazakistan), Zarko Jakimovski (Ressam-Makedonya) sohbetimize katıldılar.
Bu sohbette Ahmet Şahin’in İtalya da ‘’Mozaik Oggi Derneği’’nin Başkanı
Fernanda Tollemetto’ nun ‘’BRACANO’’ ödülünü vermek için davet edildiğini ve 29
Mart’ta bu ödül törenine katıldığını ve sanatçıya ödülü verdiğini bu güzel
sohbetin devamında öğrendim.
Koloni Başkanı Gazanfer Bayram
Makedonyalı Mozaik sanatçısı ve Şahin ile yirmi yılı aşan dostlukları var. Bayram,
Uluslararası Mozaik Derneği Başkanlığını yürütmekte ve Mozaikçiler Birliğinin
saygın bir üyesi. Üsküp’te Balkanlar’da yaşayan tüm Türk kökenli insanlar gibi
yaşadıkları metaforları taşların o eşsiz renkleri ışığı, enerjisi ve sessizliği
içinde insan duygu ve yaşamsal kırılmalarıyla özdeşleştiriyor. Luan Starova;
Bayram’a ait kitabında şöyle der sanatçının sorunsalı için; Belki de başka
hiçbir sanat dalı, mozaik kadar insanlığın bütünlüğünü, kırılmalarını ve
çarpışmalarını sentezleyememiştir. Makedonya gibi hem Balkan hem Akdenizli olan
bir ülkede, yerin altında ve üstünde büyük uygarlıkların ruhu, insanlığın büyük
MİT’leri yaratılmış, Greko-Romen antik ögeler ve İslami Medeniyetlerin alakasız
parçaları bile iç içe geçmiş ve mozaik uyum arayışında tam anlamıyla bir adanma
derecesinde güçlü, yaratıcı bir hayat için adeta birikmişlerdir. Gerçekten de
çok değerli bir çalışmasına tanık oldum çiftlikte. Bu değerli sanatçının
sanatsal geçmişini incelemenizi öneririm; http://gazanferbayram.com/aboutme.asp
Portakal Çiçeği Plastik Sanatlar Kolonisi ‘ne bu yıl katılan
sanatçılar;
Türkiye’den Adnan Turani, Ahmet Yeşil, Berice Nevin Berberoğlu, Çağla
Göksu, Çağla Nehoş, Dilara Şahin, Mehmet Aydın Avcı, Mehmet Özer, Meral Pekün,
Necdet Can, Neslihan Özgenç, Neslihan Öztürk, Berica Nevin Berberoğlu, Serap
Gümüşoğlu, Şermin Ciddi.
Yabancı ülke sanatçıları ise: Azerbaycan’dan
Anar Eyni, Soltan Gara, Yaşar Guliyev, İtalya’dan Claudia Chıanuccı, Guiseppe
Nıstıco, Jaime Carvalho, Roberto Dragonı, İngiltere’den
David Cregeen, Meksika’dan
Elizabeth Ross, Makedonya’dan Gazanfer
Bayram, Orhan Osmani, Yakup Hayro, Zarko Jakimovski, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden Feridun Işıman, Danimarka’dan Lone Seeberg, Kazakistan’dan Marat Bekeyev, Almanya’dan Ramon Noel Tetkov, Rusya’dan Vladimir Fomichev, Zoya
Norina.
Ahmet Şahin’in kurduğu ‘’Portakalçiçeği Uluslararası Plastik
Sanatlar Kolonisi’’ tam da bu
gelişime çok büyük destek veren nitelikte. Hatta sunduğu atmosfer ve kuruluş
felsefesiyle birlikte çok daha farklı bir oluşum. ‘’Sanat var mı yok mu? ,
Sanat nereye gidiyor?’’ gibi sorgulamalara bir cevap verir gibi karşımıza
çıkıyor. Popüler Kültürün; Globalleşme, Küreselleşme başlığı altında az
gelişmiş ülkelere dayattığı Kültürel bozuntuya ‘DUR’ demekte, belki de!. Modern
Dünya düzeninde; teknolojinin gelişmesiyle, iletişim ve bilgi aynı anda
Dünya’ya yayılırken, zaman ve mekân kavramı da aynılaştırılmaya çalışılmakta
küresel güç odakları tarafından. Dayatmacı kültür ve değer fırtınası
estirilmekte. Oysaki yadsınamayacak bir durum vardır ki; sanatçı öz kültürü ile
beslenirken ülkesi ve dünya gidişine bakarak, yaşamı ve dünyayı sorgular. Aynılaşan
dünya düzeninde sorunların da aynılaşması sanatçının söylem dilini de aynılaştırır,
düşüncesindeyim. Farklı görüşler ve farkındalıklar yok olur.
Doğa Park’ta gözlemlediğim,
birbirinden farklı ülkelerden gelen sanatçıların, kendi ülke sorunlarından
tepkiledikleri, modasal olmayan sanat dilleri ile sanatlarını ifade etmeleri.
Bugünün sanatında, yeni arayışlar içinde olan birçok sanatçının çalışmalarında
yer alan, bana göre sanatsal gelecek göstermeyen denemelere rastlanmıyor. Bu
noktada belirtmem gerekir ki, zaman kavramı, bugünün birçok sanat akımını ya da
dilini, Sanat Tarihi geçmişinde yaşanan; Pop-art, Op-art, Kich gibi sanat
tepkilerinin yer aldığı dönemler olarak kalacaktır. Çünkü aslolan sanat yaratımı,
yüzyıllardır farklı dillerin gelişimine rağmen ayakta durmaktadır.
İşte tam da bu noktada
‘’Portakalçiçeği Sanat Kolonisi’’ , ‘’Sanatta süreklilik’’ ilkesiyle örtüşen
bir yapı kurmuştur. Bugüne değin gerçekleşen sanatsal oluşum biçimlerinden farklı
bir anlayışla yapılanmış. Kesinlikle geleceğe göre tasarımlanmış. Ve hatta bu
yıl Portakalçiçeği Kolonisinin dernek çalışmalarının da başladığını öğrendim
Ahmet Şahin ile yaptığımız söyleşide. Gelenekselleşmeye başlayan Portakalçiçeği
Kolonisinde gerçekleştirilen sanat eserleri, İstanbul ve Ankara da
sergilenmekte ve sonrasında şu an Ankara da inşaatı süren Portakalçiçeği
Rezidansa monte edilecek ve yerleştirilerek sürekli sergi olanağı yaratılacak
sanatçıların eserlerine. Ahmet Şahin’in inşaat şirketi tarafından Ankara
‘Portakal Çiçeği Vadisi’nde şehrin en yüksek binası (165m.) olarak yapımı devam
ediyor. Rezidanssın özelliği yalnızca yüksekliği ve akıllı bina donanımlı
olması değil. Tümü ile doğal tabiat yaşamına saygı ve sevgi duygusu ile imar
edilmekte. Yerleşim alanlarından daha büyük yeşil alana sahip olan Rezidans bu
anlamda belki de Türkiye’de bir ilk. Sanatsever Ahmet Şahin’in, Doğa alanları ile kuşatılmış Rezidansında
daimi bir sergi salonu da yeralmakta.
Zaten, Sapanca Doğa Park’ta
kurulan Portakalçiçeği Kolonisi, ismini Doğa içinde yapılanmakta olan Rezidans
’tan almış. Sanatçılara sunulan doğal tabiat ortamı, şehirlerde yuvalanmak
zorunda olan sanatçılar için, doğayla içiçe, tabiatın kokusu, görsel
zenginliği, şehrin trafik keşmekeşinden, yaşam kargaşasından uzak huzur içinde
ve keyifle yaşanan bir sanat atmosferine dönüşmekte. Sanatçılar eminim ki, bu
görsel şölenden aldıkları ruhsal coşkuyla, kendi sanat söylemlerinin de en coşkununu
yaratmakta. Eş zamanlı olarak, çağın sorunlarından biri olan
‘yalnızlık/yabancılaşma’ gibi kavramların, sanatçının,
paylaşımcı/spontane/çocuksu yüreğinde açtığı acıtma-incinme duyguları, bu
muhteşem atmosferde kısa süreliğine de olsa önemini yitirmiş durumda. Duygular, kişisel çatışmaların izi,
boşluklar, mutsuzluklar, umutsuzluklar bile onarılmakta/yeniden düzenlenmekte.
Yeni bir coşkuyla yaşama bıraktığı yerden yeniden başlamakta sanatçılar belki
de!.
Yüzyıllardır sanatçının sorunu
olan ‘meta’ da önemini yitirmiş durumda, zira Ahmet Şahin, sanatçıları tüm
yüreği ile kucaklıyor, konuk ediyor ve sanatta dönem dönem yaşanılan bir sanat
kardeşliği, dostluğu, paylaşımı kısacası birleşimi kuruyor.
Pek çok çağ gibi, Sanat Yapıtı ve
Sanatçı Kimliğini kuşatan onca sorunla boğuşan sanatçının, yaratma edinimini
kaybetme tehlikesiyle ile karşı karşıya kalma olasılığı yüksek görülüyor.
Modernleşen dünyada, hızlı değişimlerin yarattığı; Değerlerin: değişim/dönüşüm
süreçleri yaşanmadan hızla dönüştürülmesinin beraberinde getirdiği birçok algı
farklılıkları ve davranış biçimleri, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel yapıyı
etkilerken herşey’e duyarlı olan sanatçı, oluşan bu çatışkılarla da boğuşmak
zorunda kalmakta. Modernleşen dünyada Bireyselleşmenin, yön değiştirerek veya
bozuntuya uğrayarak bencilik/ego-ben duygusu ile yer değiştirmesi, paylaşım
duygusunun merkezi olan ‘sevgi’ duygusunun da sınırlanmasını beraberinde
getirmekte.
Sanayi Devrimi ile başlayan ve
Modernite ile hız kazanan kültürel ve ekonomik boyuttaki sosyolojik değişimler;
küreselleşme/global dünya düzeni gibi dayatmacı sistemlerin, sanatçı yaşamında,
yaratımları ve kendini varetmesinde zor koşulları da beraberinde getirmekte eş
zamanlı olarak. Sanatçıyı ve sanat olgusunu en olumsuz etkileyen unsur eminim ki
bireysel iletişimlerle sanat yolunu varetmeye çalışması. Portakalçiçeği
Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi bu anlamlarda da sanatçıların
gereksinimleri olan ve sanatçının kendi doğasıyla örtüşen yeni ve farklı bir
yol açıyor, gibi gözükmekte. Sanatçı kimlik taşıyan sanat yaratıcıları Doğa
Park’ta değişim gereksiniminin yaydığı gerginlikten uzak, mekân ve zaman
telaşından uzak sanat dillerini mutluluk içinde yapılandırmaktalar. Sanatçılar,
toplumdaki sorunlar ve durumları en hızlı görür-hisseder ve tepkiler. Çağımızda
özellikle iletişim çağının yarattığı hız ve dünyanın dörtbir köşesinden
haberdar olan sanatçının elektik duygularını sentezlemeye gereksinimi var, diye
düşünüyorum ve bu sanat etkinliği ve sağladığı atmosfer, sanatçıların üretimlerinde
faydalı bir kaçma noktasına dönüşebilir düşüncesindeyim.
Düşünün ki, resim, heykel,
mozaik, seramik gibi sanat disiplinlerine yönelik eserlerin tavus kuşları,
flamingolar, turnalar, sülünler, yaban kazları, yaban koyunları, minyatür
keçiler, poni atları, ceylanlar, kediler, köpekler, at’lar ve tüm bu
hayvanların doğal yaşam koşullarının sağlandığı binbir çeşit orman bitkileri,
göl ve ağaçların ortasında ağaçlardan yapılmış kulübelerin, yaşam alanların
olduğu bir atmosferde Sapanca Doğa Park Çifliğinde sanat üretmek kim istemez
ki?
Ahmet Şahin ve ailesine kendi
sanat anlayışım, dostluk, sevgi, paylaşım anlayışım adına teşekkürlerimi
yolluyorum.
Belgin Balanoğlu Alagöz
sevgili Belgin çok güzel bir yazı hazırlamışsın.mutlulukla okudum güzel arkadaşım.ellerine sağlık....:)
YanıtlaSils e r a p g ü m ü ş o ğ l u