15 Temmuz 2019 Pazartesi


SUSSAN DA OLUR SUSMASAN DA 


Sanki yüz binlerce beste yapılmış benim duygularımı yansıtmak için. Beni hüzne, neşeye sürükleyen yüz binlerce ritm ve ezgi… Sanki ‘sen sus, biz senin için varız diyorlar. Ben susuyorum, sustukça konuşmaya susuyorum. İnsan konuşmalı gönlünden geçenleri, neden susmalı? Toplum ayıplarını kim belirliyor, buna kimler neden uyuyor? 

Herkes bu yasakları, ayıp kabul edilen şeyleri kendinde de kabul ediyor mu gerçekten? 
Yoksa bunlar yalnızca başkalarını eleştirmek, kınamak ve insanlara verdikleri acılarla,  mutsuzluklarla mutlu olmak için mi? 

Bir çelişki var mı düşüncede?  Neden korkuluyor, ben olmaktan mı? Benliksiz bireyler olarak oluşturacağımız ‘Benliksiz’ bir toplum bize neler kaybettiriyor? Kim bunların farkında? 

Toplumun en çelişik yargısı sevgi, sevmek, sevilmek ve aşk üzerine olmuştur yüzyıllardır. Hem de tüm toplumlarda… Bu olgu özgürlüğe kavuşana kadar yüzlerce yıl geçmiştir. 

Oysaki sevmeyi ve sevilmeyi taşıyamayan bir insan toplumdaki bireysel haklarına nasıl sahip olabilir. Sevmeyi ve sevilmeyi yüreğinde, aklında, bedeninde hissetmeyen bir insan acıyan iç acılarının yerine hangi olumlu duyguyu koyabilir. Hissedilen ancak yokluk ve boşluk olabilir. Bu duyguyu düzenleyebilmek için toplumda yaşayan bir birey olarak nasıl bir süreçten geçmeli insan. 

Kendi içindeki yalnızlığın sevme ve sevilme engeline takılıp kaldığını anlayan kaç insan sevgiyi arama cesaretini gösterebilir. Peki, toplumun bu arayış içindeki insanlara bakış açısı nasıldır? Sevme ve sevilme gibi olguları kendilerine yaşatmayan bir dolu insanın aksine sevgiyi yaşayan ve yaşatan cesur ve sevi savaşçıları olan şanslı insanları toplum nasıl yargılar? Ancak nereye kadar! Sevgisizlikten tükenmiş yüz binlerce insan, gerçeğinizin, sevme ve sevilme engeline takıldığınızı, doğru insanı arama şansını kendinize vermemekten şaştığını ne zaman fark edeceksiniz. 
Sular akarken süzülen kumlar gibi dibe çökmek yakışıyorsa size öyle yapın. Ama bilin ki sözüm toplumda değerleri oluşmuş kesime asla değil. 
Duygularını, düşüncelerini kopuk bir yaprak gibi oradan oraya sürükleyenlere… 


Yeter artık, başkalarının sözleri ile sevip nefret etmeyin, gülüp ağlamayın. 
Kendinize seçkin bir yaşam bağışlayın. 

Belgin Balanoğlu AlagözⒸ 20/03/1998 














Toplumsal Gelişim Ve Sanat Bölüm 5 KOLAJART Bağımsız Aylık Sanat Dergisinde yayınlanmıştır. 15/03/2020 Modern Çağa ait gelişmeler...